11 Kasım 2012 Pazar

....

"Üzülme değmez sözünü duymaktan sıkıldım. Değmeyenlere zaten üzülmem. Üzüldüğüm şey; Değmeyenlere yüreğimin değmiş olması" Cemal Süreya

5 Kasım 2012 Pazartesi

Yasak Elma : AŞK

İnsan yaradılışı gereği acıdan kaçar, zamanla acı veren şeylerden vazgeçer, küçük çocukların ateşten vazgeçişi gibi mesela, ateşe ulaşıncaya kadar çok çekicidir ateş, bebeklerin dikkatini çeker, ta ki dokunup acıyı hissedene dek. Her zaman geçerlidir bu kural, dener canı yanar bir daha yapmaz, ya da daha nadir yapar...

Bir tek şey için geçerli değildir bu kural: AŞK...

Koşarak yaklaşır ona, heyecanla bir çocuğun ilk kez gördüğü meyveyi isteyişi gibi saf ve temiz isteklerle, koşar, koşar... O kadar yaklaşır ki elini uzatsan onun olacak, biraz daha yaklaşsa avuçlarının içine alacak doya doya bakacak tadına...

Koşar gözü o meyvede koşar çünkü çok övmüşlerdir o meyveyi, tadı tatların en güzeli, rengi renklerin, kokusu tüm kokuların en güzeldir. Takılır büyüklüğü o kadar önemli olmayan bir taşa, kanar her yeri acı çeker, kalkar tekrar koşar bir taş daha, bir taş daha...

Kan revan içinde kalır her yeri gözyaşları dolanır, yüzünde vücudunun her yerinden gelen acının belirtisi... Her yeri kan revan içinde kalır ama en çok yaralar değil de kalbi acır...

Uzun zaman boyunca o meyveyi ister çocuk, bir süre sonra meyve çürür. sonra bir başka meyve görür çocuk, ona da koşar, koşar, koşar değişen bir şey yoktur yine düşer...

Bir yerden sonra koşmayı bırakır çocuk, vazgeçer meyvenin peşinden koşmaktan, değmeyecektir artık koşup düşmeye, düştükçe yeni yaralar açılmasına... Tadı bellidir artık meyvenin, Acı...

Aşk da böyle aslında, överler önce iyi bir şey sanarsın, AŞK'tır o büyüktür, yücedir. Heves edersin aşık olmak istersin... Ararsın sürekli sana o aşkı yaşatacak olan Maşuk'unu... Bulursun ya da buldum sanarsın o çocuk nasıl düştüyse meyvenin peşine, sen de düşersin sürekli AŞK'ın ellerine, yaralar açılır ama bu kez kanamaz, göz yaşları vardır sadece. Bu kez sen ağlamazsın yüreğin ağlar, yüreğin yara alır ve kanı gözlerinden akar cam renginde...

Günler zor geçer senin için, her nefes alışında tek isim, her baktığın yüzde tek insan, her konuşmada onun sesi, yaşamaktan vazgeçersin kendi içine kapanırsın önceleri...

Sonra yeni bir meyve ararsın, yaşayacaklarını bile bile ama neden ? Neden insan canını acıtacak şeyi arar, neden onsuz bir saniye bile rahat duramaz ? Neden zevk alır kalbinde açılan yaralardan ?

Neden AŞK olmak zorundadır ki yaşamında ? Bir çocuğun annesine duyduğu sevgi yetmez mi ? Veya insan Güneş'i sevemez mi Ay'ı, yıldızları ? Yaşıyor olabilmek yetmez mi insana ? Neden hep Yasak Elma'nın peşinden koşar insan ?