24 Temmuz 2012 Salı

Belki...

Her gece için bir bahanemiz var aslında, her günün bir bahanesi olduğu gibi... Belki çok sevmişizdir, belki çok nefret etmiş... Belki geçmiş üzdü bizi, belki gelecek kaygılandırıyor... Belki çok yorulmuşuzdur hayattan, belki de aslında hiç bir şey yapmadığımızı fark etmişizdir... Belki gece bir yardımcıdır tüm karanlığımızı gizlemeye, belki de ortaya çıkartmaya kalbimizdeki aydınlığı... Hatta belki çok özlemişizdir, onun bizi özleyip özlemediğini hesaba katmadan. Belki sesi geldi aklımıza, belki elleri, belki gözleri, ya da koskoca yüreği...

Belki hiç olmadık hayatında, ya da onun hayatı olmadı. Belki yanlış yer ve yanlış zamandaki tek doğru kişiydik, belki de onun için bir hiç. Belki bir masaldı o sizin için bir var bir yok...

Ama her şeyi unutup gülümsememiz gerekmez mi, bundan yıllar yıllar sonra dönüp de geriye... İlk gördüğünüz anı o yüzü, hayatınızda değişik bir anı olarak hatırlamak çok mu yanlış olur ? Takılmak mı gerekir düne veya geleceğe ? Her geçen saniye bir geçmiş, her gelen saniye gelecek değil mi ? Artık geri saramayacağımız saniyeleri özlemek ne kadar gerçekçi ?

Uyuyamıyoruz çünkü bizi sıkan ne havanın kasveti, ne baş ağrısı. Bizi uyutmayan Geçmişin bizden dünün intikamını almak için saç diplerimizi hırçın bir çocuk gibi çekiştirmesi...

Evet, bugün acılarla dolu ama yarın "belki"...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder